Hemen hepimizin buyuk olcude gorup, duyup, bildigimiz Dede Pasa Hazretleri.. Onun kemal ve velayetinin kunhunu anlamak ve anlatmak imkānsiz. Beserī seyirler icindeki hayati ile bazi beyan ve tavsiyelerine ve bir kisim olculerine hulāseten temas edip geciyoruz.
Kisin Bayburt'taki meshur Sari Konak'ta oturup kapilarini misafir ve ihtiyac icindekilere daima acik tutan, yazlari da Asagi Lori Koyunde cok genis arazilerinin hasadi icin oturan ve Żzni Agalar diye bilinen taninmis esraf ailesinden. Babasi Haci Huseyin Efendi, annesi de Gulhanim. Her ikisi de Seyyidlerden ve Abdurrahim Reyhan'm ifadesine gore Huseynīlerden.
Adi Musa olan ve Basturk soyadini kullanan Pasa'nm resmī dogum kayit tarihi 1300 olmasina ragmen, bizzat ifadeleriyle sabit oldugu uzere 5-6 sene sonra nufusa tescil ettirilmis. Buna gore 1294-1295 dogumlu. Babasinin dede adi da Musa oldugundan, aile icinde (Dede, dede) diye sevilmis ve Dede Pasa olarak da anilmis ve boylece, Dede, Dede Pasa seklinde anilagelmistir. Kucuk yasta yetim kalmis ve varisi bulundugu genis emlākin idaresi ile birlikte dayisinin nezaretinde buyumus. Subyan Mektebi ve Rustiyeyi bitirmis... 18 yasinda, Asagi Loriye teblige gelen Besir Efendi Hazretlerine intisap ederek onun butun hayati boyunca yanindan ayrilmamis, Abdurrahim Reyhan'in ifadesiyle "Cok zengin aile cocugu oldugu halde, dunya isi ve ticaretiyle mesgul olmamis, seyhinin hizmetinde, tebligde gezmis, cok harika ve kerametler kendisi ve seyhinden gorulmustur."
Her sene, 9-10 ay seyhi ile tebligde gezip hizmette bulunduktan sonra, 2-3 ayda hasad icin evine doner, hasad bedelinden yeteri kadarini ailesine birakip, asil buyuk kismini altin halinde ve heybe ile "Dede Pasanin odasi" diye muridanin bildigi bir yere birakir, tekke ve ihvanin ihtiyacina terkedermis.
Tercan'daki tekkede geceleri sabaha kadar yuksek dairevi duvarlar icindeki dergāhin etrafinda dolasarak nobet tutar, vakti gelince de seyhinin bulundugu yeri kibleye getirerek teheccudu kilarmis. Camii, ders ve sohbethanesi, haremi, ihvan yatakhaneleri ile as hanesi, firini ve sair ihtiyaclari karsilayacak teskilati ile bir kulliye olan tekkede sohbete doyum olmadigini, ekmek ve yemeklerin nefasetine hālā kanamadigini daima ifade eder ve o zamanlardaymis gibi dinclesip neselenirdi. Yaz gunleri Besir Efendinin Keleric'teki hālā duran uzum bagini gece gunduz kopeklerin tahribatindan korumak uzere- bekledigini fakat ne hikmetse diger baglardan hic cikmayan kopeklerin bu baga asla ugramadiklarini anlatirdi. O devri ve bu koyu bilenlerden tesbit ettigimize gore, kendisi de bekledigi seyhinin bagindan katiyen uzum almaz, para ile baska bagcilardan uzum satin alarak yerdi. Ankara ve Żstanbul'da bulundugu siralarda bazi neseli anlarda, bilhassa hatmeden sonralari ev halki ile yaptigi doyulmaz sohbetlerde "Hz. Pir gecerken mahlūkat tazim eder, yilanlar dikilip ayaga kalkardi.. Cinlerden 400 den fazla muridi vardi... Hizir Aleyhisselam ile her istedigi zaman gorusurdu, kar ve tipili havalarda teblige ciktigi koylerde seytanlarin daglara dogru kacistiklarini gozumuzle gorurduk, muhacirlikte ikamet ettigi Kirsehir'de 500 den fazla muridi hasil olmustu. Kirsehir'de kalmasi icin Żsrar edip tedbir aldilarsa da Erzincan'a donmeyi murad etti. Muridi icin oyle merhametli idi ki dil tariften ācizdir." seklindeki beyanlarinin az bir kismini kaydetmekle iktifa ediyoruz.
Oyle bir azim ve sadakatle baglanmisti ki, tekkelerin ilgasindan sonra Seyh efendisi Erzincan'da evine cekilmis, gozaltinda tutuluyor. Hatmeyi bile herkes kendi āleminde yapiyor. Bu devirde bir kis gunu Pasa Bayburt'tan Erzincan'a geliyor. Muthis firtina, kar yagiyor. Hz. Piri rahatsiz etmiyeyim diye, dis kapinin esigine basini koyan Pasa'nin uzerini kar kapatiyor. Sabahleyin kapiyi acan Valide Hanim Pasayi iceri aliyor.. Boyle sayilamayacak kadar cok ve degisik muhabbet ve teslimiyet ornekleri ile uzun omru dopdolu... Anlatmak ve yazmakla bitmez... Pasa'nin kemalini Besir Efendi ile Piri Sami Hazretleri de ayri ayri ve defaatle ifade etmislerdir.
Bu meyanda, Kirtiloglu Tekkesinde, Piri Sami Hazretlerinin yapacagi bir teveccuhde yuzlerce, belki de bine yakin ihvanla oturulmus. Herkes, normal olarak teveccuhu yaptiracak olan Piri Sami Hazretlerine donmus vaziyette otururken, sonradan gelen Besir Efendi Hazretlerini hisseden Dede Pasa, hemen kendi seyhine donerek teveccuh sonuna kadar boylece seyhine yuz cevirip teveccuhu yapan zāta ihtiyari ile sirtini cevirerek oturuyor. Teveccuhten sonra Piri Sami Hazretleri halifesi Besir Efendi Hazretlerine:
- Kimdir bu kara sakalli genc, nereden buldun onu? diye sorunca, Besir Efendi:
- Bayburtlu, Dede Pasa derler... diye izahat veriyor... Piri Sami Hazretleri:
Eskiden, teheccud namazi iki rekat kilinacaksa, ilk rekatta Yasin, ikinci rekatta da Tebareke sureleri okunurdu. Żkiserden dort rekat kilinacaksa, ilk iki rekatta Yasin suresi ikiye bolunerek okunur, ikinci iki rekatta da Tebareke suresi ikiye taksim edilerek kilinirdi. Tarikata yeni giren bir muridi de ihvanlarin eski ve onde gelenlerinden biri cagirarak "Dersini nasil yapiyorsun, virdlerini nasil ifa ediyorsun" diye siki bir kontroldan gecirir, bu usulle de yeni murid noksanlarini ikmal ederdi. Nefsimin yeni ders aldigim gunlerde ihvanin ileri gelenlerinden olan Nuri Efendi beni cagirarak "Gel bakalim Dede, dersini nasil yapiyorsun" diye sordu, anlattim... Butun emirleri teker teker sorup cevabini aldiktan sonra "Teheccudu nasil kiliyorsun" deyince, "Żlk iki rekatta Fatihadan sonra beser, ikinci iki rekatta da birinci de yedi ikincide bes ihlās okuyorum" deyince: "Seni bid'at sahibi, tarikatimiza bid'at mi sokacaksin" diye bana hucum edip dogmeye tesebbus etti. "Efendim, ben kendi reyimle boyle yapmiyorum, sebebini bu emri veren Hz. Pire sor" diyerek elinden kurtuldum... diye basindan gecen bir olayi anlatan Pasa Hazretleri, bu beyani ile pek cok ve pek buyuk bir hususu ehemmiyetsiz bir hadiseymis gibi anlativermistir. Halbuki burada, bu hadisede cok ehemmiyetli hakikatler gizlidir. Bir defa, bir tarikat kaidesi ancak muceddit vasitasiyla degistirilebilir. Żkincisi de, bu degisiklik, bir ihtiyaci karsilamak ve zaman icabi hasil olacak zaruretlere istinaden ve yine kendisine icabedene hasredilir. Dede Pasa Hazretlerinin nasil misilsiz bir ses ve eda ile Kuran'i okudugu ve Yasin ile Tebareke surelerini hifzetmis oldugu herkesce malūmdur. Bu teheccud tarifi, idraki olanlarca hemen anlasilir ki bizler icin, bizlerin hālini tā o zamanda ve isin basinda goren buyuk bir keramet-i manevidir... Bir selāhiyet ve tasarruftur. Ayrica Dede Pasa Hazretlerinin varisliginin de ayri bir icazetidir. Yeri gelmisken ifadesinde fayda vardir. Teheccud namazi yatip kalktiktan sonra kilinan bir namazdir. Yatsi namazinin sonunda kilinmasina musade edilmesi de ayri bir tecdid selāhiyyeti ve tasarrufudur ki bu da Pasa Hazretlerine has olan bir tasarruftur. "Keramet, kerameti gizlemektir" hukmunce, en buyuk harikalari lalettayin hadiseler seklinde gosterip gizlemek suretiyle turaba vermektir. Kendi kadem ve rengi icinde, mahviyet ve yokluk topragi ile ortmektir...
Tasavvuf istilahlan kisminda Turab (Toprak) maddesinde izaha calistigimiz gibi, topragi hakikatina kemaliyle ulasan en yuksek mursitlerin kāridir bu hāl.. Her hareket, tavir ve sozu āyet ve hadis itri, nubuvvet kemālinin bir aksi oldugu halde "Biz birsey bilir bir kimse degiliz, soylenen kelām sizin kemalinizin aksidir" diyen, kendisinden zaruret ica-bi sādir olan kesif ve kerametleri daima "Hz. Pirin bir himmeti, bir lutfudur" diye seyhine atfeden, "Hz. Pir bizim suretimize girip size oyle gorunmus" diye kemali buyugune lāyik goren Dede Pasa Hazretlerinin ifade ve davranislarinin mānāsina ve ozune āsinā olabilmeyi bizlere Allah nasip etsin insaallah. Himmet ve sohbetin netice gayesi bu oze, bu inciye ulasmadadir... Onun icin, ekseri sohbetleri, baygin ve esarette olan ruhumuzun uyandirilmasina matuf bulunuyordu. Bu sebeple de, ruha ait inceliklerle ozelliklerin duyulmamis derinliklerini gosteren tablolar cizer ve ruhu uyandirmaya calisirdi. Muhabbeti gayrete es edip bu aracla ulasmayi ima ve ihsas ederdi. Noksanlarin yavas yavas ve kendi idrakimizle tamamlanmasini arzu eder, yasaklardan uzaklasip emirlere uymamizin gittikce artan bir muhabbet kivaminda cogalip buyumesini muradederdi. Nefis ve seytanin mursidi kāmil yaninda bir hukmu olamayacagini beyanla emre uyup ruhu uyandiracak sebeplere himmet ve gayreti isterdi. Seriat, seriat... Hatme, hatme, hatme, rabita, rabita, illā rābita... Sohbet ve daima sohbet. "Sohbet kalbi safi eder, huzur muridi bozulur da sohbet muridi bozulmaz"buyururdu.* * *
isin basi ve asli olan seriat ise, emirlerin tamamina uyup, yasaklarin tamamindan uzaklasmayi icabeder. Yine seriat birlik ve beraberlikle islāmi suur ve gayreti icabeder. Bu ise muride zaten hem farz, hem vacip, hem de sunneti muekkededir. Anlayana "Emribil maruf ve nehyi anil munker" sarttir... Bu da islāmi suur ve gayretle olur.. Żslām, islāmī gayret ve teskilāt olmadan yasanilamaz. Hepimizin coluk cocuklarimizin yetisip kurtulmasi buna bagli oldugunun idraki lāzimdir.
Koyde, kentte, esnaf ve tuccar arasinda, daire ve mekteplerde olan yasayis ve telkin belli... Bu islām disi usul, ders, okul ve islerin duzelmesi ise bu suur ve gayrete baglidir. Żste Pasa Hazretleri, butun mahrem sohbetlerinde bu suur ve gayreti ifadeye calismis ve buna himmet etmistir. Bizler de sadece nefsimizi kurtarmak degil, nefsimizle birlikte butun islām nefeslerini de kurtarmanin suuruna yonelmedikce bize emanet edilen vazifeyi yapmamis oluruz. Bu halde ise, zaten tek basina nefsimizi Żslah ve kurtarmayi da yapamayiz. Aslinda tarikat, cemaat suurunu nefse yerlestirmek ve gayret ve hizmet kemerini kusanmaktir. Tarikatta ilerlemis ve makbul olmus kimselerde ise "Nefsi, nefsīenaniyeti" ne ise yarar?.. Esasen, bir muslumana yeteri kadar bilgi farzdir. Farzi yapmayan ise nefsi nasil kurtarabilir... Allah cumlemizi islām suur ve firasetine ulastirsin...
"Yuzumuzun karasi ile altmis yil hizmetimiz var" buyurmus Pasa Hazretleri.. Aciktan yapilacak zaman ve yerde aciktan, ortulu ve gizli yapilacak zaman ve yerde de ona gore hizmet etmistir. "Cenabi Hakkin da siyaseti vardir, Habibinin de siyaseti vardir, Evliyaullahin da siyaseti vardir. Siyaset ise sarttir" buyurmustur ki, bu ifade idrak sahiplerine yeter. Te'vil erbabi ile kuru sofular ise zaten muhatabimiz degildir...
** *
Doksan bes yili bulan bereketli ve feyizli omrunun onsekiz yilini cikarsak, yetmis yedi senelik bilfiil hizmette gecen ve yakin zamanlarda emsali bulunmayan boyle bir manevi hayat ve marifet sahibi Dede Pasa Hazretleri de her yaradilis gibi fani ālemden ayrilmis, 4 Eylul 1973 Sali-Carsamba gecesi beka ālemine yurumustur.
Misilsiz bir yon, sekil, eda, renk ve itir verdigi baglilarina soyle de bir mujde vermistir: "Bizi bizim vefatimizdan sonra anlarsiniz, kilic kininda iken kesmez ama, kindan siyrilinca turnalar hangi gole konarmis gorursunuz". Bu mujdeli kerametin neticelerini de korler bile gorur, sagirlarda isitir hāle gelmistir...
Herkesin bildigi ve tereddutsuz de tasdik edip kabul ettigi gibi, Seyh efendisinin en buyuk oglundan torunu bulunan Muhterem Abdurrahim Reyhan'i Ekmel Halife, Żrsad Vekili ve Yol Vārisi olarak yetistirip birakmistir. 1957 yilinda vefat etmis bulunan ilk zevcesi Sefika hanimdan olan evlatlari sirasi ile sunlardir:
Adisah, Ayse, Mehmet, Makbule, Husameddin, Nureddin, Hayreddin ve Sukrane.
Żlk iki kizi ile son oglu Hayreddin ve en kucuk evlādi Sukrane vefat etmisler. Buyuk oglu Mehmed Basturk, dari beka'ya tesrif buyurmuslardir. Husameddin ve Nureddin Basturk'ler de Muhterem babalarini hatirlatin birer goz nuru olarak Erzincan'da ikamet ediyorlar. Makbule hanim ise, Kelkit'in Posus Koyunde... Żkinci kizi Ayse hanim da Muhterem Ahmed Buyruk ile evli iken genc yasinda bu fani ālemden ayrilmistir.
Pasa Hazretlerinin ikinci defa 1962 de evlendigi Havva Validemiz ise, Pasa'nin bizzat ifade ettigi sekilde yaziyoruz ki, kendi yuksek makamindan -zaman icabi- habersiz olarak ihvanlara hizmete devam etmektedir.